İklim değşikliği ve kirlilik gibi tehditler altında bulunan Karadeniz’deki hidrojen sülfürün dipten yüzeye çıkma tehlikesi bulunuyor. Uzmanlara göre bu hidrojen sülfür rezervinden hidrojen üretmek mümkün.
Hidrojen sülfür zehirli ve toksik bir gaz
Ontario Teknik Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Makine Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi ve Yıldız Teknik Üniversitesi Makine Fakültesi Makine Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Dinçer, periyodik tablonun ilk elementi olan hidrojenin, en hafif, evrende en çok bulunan ve yüksek oranda yanıcı bir madde olduğunu söylüyor. Hidrojen sülfürün ise hidrojen ve kükürtten oluşan, çürük yumurta kokusuna sahip, zehirli, yanıcı bir madde olduğunu ifade ediyor. Hidrojen sülfürün giderek deniz yüzeyine yaklaştığını söyleyen Dinçer ilerleyen süreçte denizi tamamen kaplayarak deniz hayatını yok etme riskine sahip olduğunu söyliyor.
Yeşil hidrojenin elektroliz, ısıl, katalitik ve fotokatalitik gibi yöntemlerle üretilebildiğini söyleyen Dinçer bu sayede hidrojen ve sülfürün elde edilebileceğini belirtti. Dinçer yaptıkları hesaplara göre Karadeniz’de elektroliz yöntemiyle üretilebilecek 270 milyon ton yeşil hidrojen, 4.3 milyar ton sülfür potansiyelinin tespit edildiğini söyledi.
Sudan hidrojen üretmeye göre daha az enerji gerektiriyor
Gazi Üniversitesi Teknoloji Fakültesi Enerji Sistemleri Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Adnan Sözen ise hidrojen sülfürden elde edilen hidrojenin sudan elde edilen hidrojenle karışıtırılmaması gerektiğini ifade ederek; “Sudan 1 mol hidrojen üretmek için 66 Wh enerji harcarken, hidrojen sülfürden hidrojen üretmek için 20 Wh bir enerji harcıyoruz. Suya göre hidrojen sülfürden hidrojen elde etmek için daha az enerjiye ihtiyaç duyuluyor. Saatte 100 kilogram hidrojen sülfür işlediğinizde 5,8 kilogram hidrojen üretebiliyorsunuz, bunun içinde de gerekli enerji miktarı 75 kWh. Karadeniz’deki potansiyelden hidrojen üretebilirseniz bu enerji, 851 milyon ton petrole, 766 milyon ton doğal gaza eş değer oluyor, büyük bir enerji kaynağı var.” ifadelerini kullandı.
Karadeniz Teknik Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Ali Alkan, Karadeniz’de bölgeden bölgeye değişmekle birlikte ortalama olarak 150 metrenin altında hidrojen sülfür bulunduğu ve derinliğe bağlı olarak konsantrasyonun değiştiğini anlattı.
Denizden büyük miktarda hidrojen sülfürün çekilmesinin, teorik olarak bu maddenin yüzeye yaklaşmasını geciktireceğini dile getiren Alkan, “Karadeniz’in ilk 150 metresinin altındaki sıkıntısı hidrojen sülfürün varlığının yanında, oksijenin düşük olması. Oksijensiz tabakanın başladığı noktadan itibaren biz zaten denizi kullanamıyoruz. Bunlar çok büyük ölçekli hareketler, şu aşamada bana biraz ütopik geliyor.” değerlendirmesinde bulundu.